Vietnam gazisi olan bir adamımız var. Bu adam, bir şehir otobüsünde saldırganlardan adam kurtardıktan sonra yerel bir kahraman haline geliyor. Sıradan bir insanın çaresiz bir durumda öne çıkıp kahramanlaşma hikayesine tanıklık ediyoruz. Kendi hayatını hiç düşünmeden riske atan bu adam, seyirciye empati ve takdir duygusu aşılamayı başarıyor. Ancak film, kahramanımızın en yakın arkadaşının öldürülmesiyle trajik bir boyut kazanıyor ve burada hikayenin gerçek derinliği ortaya çıkıyor.
Ölüm haberini alan kahramanımız, polisin arkadaşı için adaleti sağlama konusunda gösterdiği ilgisizlikten dolayı büyük bir hayal kırıklığına uğruyor. Bu noktada, film kendine ait özgün bir yol çizmeye başlıyor. Kahramanımız, polisin gereken ilgiyi göstermemesi nedeniyle, adaleti kendi ellerine almaya karar veriyor. Bu, izleyiciyi hem endişeye düşürüyor hem de acı bir gerçekle yüzleştiriyor: bazen adalet, ancak kendi ellerimizde bulunabilir.
Sonuç olarak, bu film, bireysel cesaretin ve adalet arayışının güçlü ve etkileyici bir portresini çiziyor. Sadece aksiyon ve gerilimle sınırlı kalmayan, derin duygusal ve ahlaki konuları ele alan kapsamlı bir çalışma. Her sahnesi, her diyalogu, hikayenin genel çerçevesine mükemmel bir şekilde uyan ve izleyicinin tüm duygularını harekete geçiren bir film.