Manhattan'da yaşayan ve tüm ihtiyaçları karşılanan bir hanımefendi, hayatı üzerine yeniden düşünmek zorunda kalıyor. Bu zengin ve ayrıcalıklı hayatının içine doğmuş olan bu kadın, küçük bir çözüm arayışı içerisine giriyor ve bu onu, New York'un egzotik ve renkli mahallelerinden biri olan Chinatown'a götürüyor. Chinatown'da, esrarengiz bir şifacıya rastlıyor.
Bu şifacı, onun basmakalıp hayat görüşünü tersine çeviriyor ve ona, hayata dair daha farklı bir açıdan bakmayı öğretiyor. Manhattan'lı şımarık ev kadınının bu spiritüel yolculuğu, seyirciye hayatın derin anlamlarını ve farklı kültürlerin güzelliklerini gözler önüne seriyor. Kadının hayatı bu ziyaretten sonra tamamen değişiyor ve artık ne kadar ayrıcalıklı olursa olsun, gerçek mutluluğun ve huzurun parayla satın alınamayacağını anlıyor.
Film, ayrıcalıklı bir hayatın tüm parlak yüzeyinin altındaki boşluğu ve anlamsızlığı mükemmel bir şekilde resmediyor. Aynı zamanda, farklı kültürlerin bilgeliğinin ve anlayışının, maddi zenginlikten çok daha değerli olduğunu gösteriyor. Bu hikaye, seyircinin kendi hayatları üzerine düşündürüyor ve onlara, hayatın gerçek amacının ne olduğunu sorgulatıyor. Aslında, bu film sadece bir film değil, aynı zamanda bir hayat dersi.