Özgün bir hikaye anlatan, ve bir o kadar da eğlenceli bir film olan "3000 Miles to Graceland", büyüleyici bir hırsızlık temasını, Elvis Presley fanlarına adanmış bir haftayla yoğurmuş. Elvis konvansiyonu haftası boyunca, eski mahkumların bir çetesinin bir kumarhaneyi soyduğunu izliyoruz. Bu çete, sıradışı yollarla işlerini yürütmeyi ve planladıkları büyük soygunu gerçekleştirmeyi başarıyor. Ancak hiçbir şey göründüğü kadar kolay olmuyor. Soygunun ardından, hızla gelişen aksiyon sahneleri, karakterlerin birbirlerine olan bağlılıkları ve çetesinin liderinin beklenmedik hareketleri, gerginliği doruklara çıkarıyor.
Film, sinematik açıdan birçok bakımdan dikkat çekiyor. Hem sosyal hem de kişisel düzeydeki çatışmalarla dolu bir kara komedi niteliğinde olan bu film, tüm sinema severlere keyifli bir deneyim sunuyor. Hem aksiyonu hem de espri anlayışı yüksek olan bu film, izleyenleri koltuklarına çiviliyor. Eski mahkumlar ve Elvis tutkunlarının çarpışması film boyunca bazı beklenmedik komik anlara da sebep oluyor.
"3000 Miles to Graceland", klasik hırsızlık filmi klişelerini başarılı bir şekilde kırmayı başarıyor ve izleyicinin ilgisini sürekli diri tutuyor. Kendine has tarzı ve mizahi bir dille anlatılan gerilim dolu hikayesi ile bu film, sinema yorumcuları tarafından takdiri hak ediyor.