Flamenko sanatının büyüleyici dünyasına adım atan bir grup dansçının, Bizet'in Prosper Merimee'nin Carmen novellasına dayanan eserinin İspanyolca versiyonunu canlandırdığı bir sahne ile hikayemiz başlıyor. Kiralık balerinler, İspanyol kültürünün bu eşsiz yüzünü sahnede başarıyla sergiliyor.
Koreograf Antonio'nun, ana dansçı Carmen'e olan ilgisi ve aşkı hikayemizin ana çizgisini oluştururken, seyirciyi baştan çıkarıcı bir aşk hikayesine davet ediyor. Antonio, Carmen'e olan yoğun tutkusu ve aşkı ile sonunda kendini tamamen bu aşka kaptırıyor. Ve bu noktada, hikaye beklenmedik şekilde, Antonio ve Carmen'in aşkının paralelliğinde, Bizet'in eserindeki Carmen karakteriyle Antonio'nun hayatı benzerlik göstermeye başlıyor.
Bu etkileyici ve duygusal yolculukta, flamenkonun çarpıcı estetiği ve İspanyol kültürünün derinliklerine yapılan bu yolculuk, izleyiciyi adeta büyülerken, hikayenin alışılmadık bir şekilde gelişmesi ile izleyenlerin beklentilerini de alt üst ediyor. Carmen ve Antonio'nun da içinde bulunduğu bu flamenko dansçıları topluluğu, seyircilere unutulmaz bir hikaye sunuyor.
Özellikle, Antonio'nun Carmen'e duyduğu tutkunun ve aşkın detaylı ve derinlemesine bir şekilde yansıtılması, izleyicinin hikayeye daha da bağlanmasını sağlıyor. Öte yandan, hikayenin Carmen karakteri üzerinden ilerlemesi, Carmen'in güçlü ve çekici karakterini de ön plana çıkarırken, Bizet'in büyülü eserinin modern bir yorumunu sunuyor. Kısacası, bu flamenco versiyon Carmen, tutku, aşk ve sanatın muhteşem birleşimini sahnede izleyicilere sunuyor.