Dave, kariyerinde henüz önemli bir şey tamamlamamış bir sanatçı, tam anlamıyla bir frustrasyon hali ile oturma odasında bir kale inşa eder. Ancak bu durum, onu kendi yaratımının fantastik zorlukları, tuzakları ve yaratıkları tarafından tutsak eder.
Dave, sanatıyla adını duyurmayı henüz başaramamış, başarısızlıktan dolayı sürekli bir huzursuzluk içinde yaşayan bir sanatçıdır. İçinde bulunduğu durumdan dolayı büyük bir stres ve sıkıntı içine giren Dave, bu durumdan kurtulmanın bir yolunu bulur: kendi oturma odasında, sanki çocukluğuna dönüş yapmışçasına, bir kale inşa etmeye başlar.
Tüm bu çaba ve enerji, Dave'in içinde bulunduğu durumu daha da karmaşık hale getirir. Durum giderek içinden çıkılamaz bir hal alır. Çünkü Dave, bu kaleyi bariyerler, tuzaklar ve fantastik yaratıklarla dolu bir labirent gibi tasarlar. Bunu sıradan bir oyun olarak görmeyen Dave, kendi yarattığı bu evrende kısa süre sonra sıkışıp kalır. İronik bir şekilde, kendi hayal gücünün ve yaratıcılığının esiri olan Dave, kendi dünyasında tutsak kalır.
Bu kurmaca dünya, Dave’in hayal dünyasının ve sanatsal özgürlüğünün bir yansımasıdır. Ancak, bu özgürlük onu acımasızca tutsak eder ve hayatını bir kabusa dönüştürür. Sanatı ve hayal gücü arasında sıkışıp kalan Dave'in hikayesi, seyirciyi hem düşündürüyor hem de merak içinde bırakıyor.