Sonbahar aylarının sakin ve hüzünlü atmosferine bürünen İstanbul'da, güneşin ışıltısıyla aydınlanan sokaklar bir genç kız için yasaklı bir diyar gibi görünmektedir. 17 yaşındaki bu genç kızın hayatı, hayatın en sıradan parçası olan güneş ışığından mahrum olarak geçmektedir. Işıkla birlikte gelen yaşam enerjisi ve umut, onun için hayal gibi bir dünyanın parçasıdır.
Bu genç kız, güneş ışığına karşı nadir görülen bir rahatsızlıkla mücadele etmektedir. Güneş ışığının zararlı etkileriyle baş etmek için bir çözüm bulunamamıştır ve genç kızın yaşamı, gün ışığından kaçmak üzerine inşa edilmiştir. Ailenin koruması altında, genç kızın evi, onun düşleri ve hayalleri kadar sıcak ve içten bir sığınaktır.
Ancak genç kız için hayat, evin dört duvarı arasında hapsolmakla sınırlı değildir. İç dünyasını zenginleştirmek için kitaplara ve filmlere sığınır. Sinema, onun için bir pencere gibi açılır ve o, orada güneşin ışığına dair hayaller kurarak, dünyadan kopmadan yaşar.
Bu genç kızın hikayesi, özgür olmak istediği ve normal bir genç gibi sokağa çıkmanın hayalini kurduğu anlarla doludur. Ancak gerçeklik, ona güneş ışığıyla dolu bir dünyada yaşamanın imkansızlığını hatırlatır. Bu durumda genç kızın hayatının bir şekilde değişmesi gerekmektedir.
Başrollerini genç yeteneklerin üstlendiği bu film, seyirciyi duygusal bir yolculuğa çıkarırken, onlara güneşin sıcaklığını ve ışığını hissetme imkanı sunuyor. Izleyici, genç kızın yaşadığı zorluğu anlayarak, kendi hayatının güzelliklerini daha da takdir etmeye başlıyor.
"Yasaklı Işık" adıyla beyaz perdeye yansıyan bu film, bir genç kızın iç dünyasındaki savaşı ve hayallerinin peşinden gitme isteğini anlatıyor. Aşkın, umudun ve mücadelenin, güneşin yokluğunda bile hayatta önemli bir yer tutabileceğini gösteriyor. Olağanüstü bir hikayeye sahip olan bu film, seyircinin duygularını derinden etkileyecek ve onları farklı bir dünyaya götürecektir.