Acımasız bir seri katilin, kendi ölüm tarihi ile aynı doğum gününü paylaşan yedi çocuğu takip etmek için memleketine döndüğünü anlatan bir film karşımızda. İlgimi çeken noktalardan biri, kurgunun temel taşlarından birini oluşturan bu rastlantısal bağlantı. Bu bağlantı, hikayeye gizemli bir atmosfer katıyor ve izleyiciyi ekran başına kilitlemeyi başarıyor. Filmin ana ekseni, seri katilin geçmişine yönelik bazı ipuçları ve bu çocuklarla olan ilişkisini derinlemesine incelemek üzerine yoğunlaşmış.
Bu hikaye, hem gerilim dolu anlar yaşatıyor hem de izleyiciye bazı sürprizler sunuyor. Yedi çocuğun, kendilerini bekleyen tehdidi anlama ve bu durumdan kurtulma çabalarını izlerken, kendi dünyalarında yaşadıkları gerilim ve korkunun getirdiği stresi de hissetmekten kendimizi alamıyoruz. Aynı zamanda bu çocukların birlikte hareket etme, hayatta kalma ve belki de en önemlisi korkularıyla yüzleşme hikayesi izleyiciye sunuluyor.
Film, gerek atmosferi, gerekse hikayesi ile kendine özgü bir yer ediniyor. Katilin çocukları nasıl ve neden seçtiği, doğum günlerinin ortak olmasının ötesinde bir manası olup olmadığı, katilin esasen kim olduğu ve neden böyle bir tercih yaptığı gibi soruları akıllara getirerek izleyiciyi düşünmeye zorluyor.
Sonuç olarak, sıra dışı bir senaryo ve kusursuz bir oyunculuk performansı ile seyircisini cezbeden bu film, gerilim ve korku severler için ideal bir seçim olabilir. Hem sürükleyici hikayesi hem de karakterlerin psikolojik durumlarını derinlemesine işleyişi ile izleyenlerin hafızalarında yer edecek bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Kendinizi korku ve gerilim dolu bir hikayeye hazırlayın ancak bu sefer hikayenin odak noktasında çocuklar var. Bu durum filmin size sunacağı deneyimi daha da etkileyici hale getiriyor. Seri katilin döndüğü kasaba ve onun peşine düştüğü çocuklar, sizi de peşlerine düşecek.
