Axel Foley'nin hikayesi, onun bir otomobil hırsızlık çetesini araştırırken çok daha büyük ve ciddi bir suç organizasyonuna denk gelmesi ile başlıyor. Deneyimli bir dedektif olan Foley’nin başına gelenler, sade bir arabayı çalan küçük çaplı suçluların izini sürmekle sınırlı kalmamış. Bu kovalamaca sırasında, Foley’nin patronunu öldüren aynı kişilerin Los Angeles’ta bir tema parkının içinde sahte para üretim çetesi kurduklarını keşfediyor.
Bu durum, tüm işlerin bir anda çığırından çıkması ve hikayenin akışının dramatik bir şekilde değişmesi anlamına geliyor. Foley'nin başı, bir yandan yasaları çiğneyen ve sınırları zorlayan bu acımasız çetenin üstesinden gelmeye çalışırken, diğer yandan da patronunun intikamını almayı amaçlayan bir hikaye ile dertte. Bu olaylar, Foley'nin hem profesyonel hem de kişisel yaşamındaki karmaşayı artırıyor ve hikayeyi daha karmaşık, gerilim dolu bir hal almasını sağlıyor.
Bu film, bu durumun içinden çıkmaya çalışan başkahramanın, hem kendini hem de mesleğini sorgulayacağı, klişelerden uzak bir hikaye sunuyor. İzleyicileri, suç çetelerinin karanlık dünyasına bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda Foley'nin kişisel ve profesyonel çatışmalarını da gözler önüne seriyor. Sadece bir araba hırsızlığı çetesinin izini sürerken, daha büyük bir çetenin içine düşen bir dedektifin hikayesini anlatan bu film, büyüleyici bir hikaye sunuyor.