Önemli bir yolculuğa çıkan Yang, güçlü bir Tai Chi formunu öğrenmek için Chen Köyü’ne gitmekte karar kılar. Fakat köylülerin dışarıdakilere öğretme konusunda belirgin bir yasağı vardır. Tai Chi’yi öğrenme hissiyatı ve ona olan merakı, Yang’ın bu köye geliş sebeplerinin en başında yer alır. Bu antik ve ilginç dövüş sanatını öğrenmek isteyen Yang, köyün bu katı kuralına rağmen köyün en iyi hayatta kalma umudu haline gelir. Nitekim köye, bir demiryolu inşaa etme planıyla bir adam gelir.
Bu adeta modern zamanların hırslarının bir yansımasıdır ve tabii ki bu durum, köyün var olan huzurunu ve dengesini tehdit eder. Gelen kişi, demiryolu için köyün yerini kullanmak ister. Yani bu, aslında köylülerin evlerinin, tarlalarının ve nihayetinde yaşam alanlarının tamamen yok olmasına yol açabilir.
Yang, bu durumu engellemek için köylülerin gözünde, belki de bir dışarıdan gelen yardım olarak görülebilir. Kendi hünerlerini ve bilgisini kullanarak, köyü bu tehditten korumayı amaçlar. Köylülerin mahremiyetini ihlal etme pahasına onlara özgü Tai Chi'yi öğrenme girişimine rağmen, Yang'ın bu dış tehditle başa çıkma becerisi ve cesareti, köylülerin ona olan güvenini kazanır.
Sonuç olarak, Tai Chi'yi öğrenme isteği, bir köyün hayatta kalma umudu haline gelmiş genç bir adamın hikayesini anlatan bu film, değerlerimizin ve kültürümüzün modernleşme karşısında nasıl tehdit altında olduğunu gösteriyor. Ancak, aynı zamanda, gerektiğinde bir arada durmanın ve birlikte savaşmanın, her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğimizi de hatırlatıyor. Her ne kadar köyün geleneklerine saygı göstermesi gereken bir yabancı olsa da, Yang sonunda köyün kendi kahramanı haline gelir.
